MAKܒDEN DEV HAMLE

Eğitim 23.01.2014 - 16:58, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

MAKܒDEN DEV HAMLE

İLERİ TEKNOLOJİ LABORATUVARLA HAYVAN HASTALIKLARI TEŞHİS EDİLECEK
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi(MAKÜ), Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteğiyle ileri teknolojide laboratuvar kuracak. Bu hücre kültürü laboratuvarı, aşı merkezi özelliğiyle yalnız Burdur’da değil bölgede ilk olma özelliği taşıyor. Tarım ve hayvancılığa dayanan Burdur ekonomisini çok yakından ilgilendiren viral hayvan hastalıklarının teşhisi ve araştırılması kapsamında işlevi bulunan bu laboratuvar BAKA desteğiyle yapılacak. AR GE tabanlı çalışacak laboratuvarda hastalıklara karşı aşı çalışmalarına da temel oluşturacak. Laboratuvarın hayata geçmesiyle birlikte hem hayvan sahipleri hem de bölge ekonomisi büyük ekonomik kazanç elde edecek. Laboratuvar için 28 ilde birliği olan KÖY KOOP ve Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ile Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi arasında hizmet alımı ön protokol yapıldı. MAKÜ Veteriner Fakültesinden Yar. Doç. Dr. Sibel Hasırcıoğlu; BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin ve MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı’ya ayrı ayrı teşekkür etti. Hasırcıoğlu, söz konusu laboratuvar için ön bilgi verdi. AYRINTI:  Sayın Sibel Hasırcıoğlu, öncelikle akademik özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz? SİBEL HASIRCIOĞLU: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Ana Bilim Dalımda yardımcı doçent olarak görev yapmaktayım. 1995 Fırat Üniversitesi mezunuyum. Göreve, önceki dönem Milli Eğitim Bakanlarından Mehmet Sağlam’ın bakanlığı döneminde Milli Eğitim’de başladım. 1 yıl sonra da Bakanlığa geçiş yaptım. Bingöl’de, Malatya’da çalıştım. Daha sonra da Konya Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesinde doktoraya başladım. Doktoradan dolayı Konya’ya tayin istemiştim. Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsünde çalışıyordum. Sonrasında da Burdur’a geçiş yaptım. 6 yıldır da Burdur’dayım.  Makü Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalında çalışmaktayım. AYRINTI: Efendim, bize BAKA destekli kurulacak AR GE Tabanlı bu laboratuvar hakkında satırbaşları verebilir misiniz? HASIRCIOĞLU: Üniversitemiz ilimiz ve bölgemizdeki hayvancılık sektörü ile ilgili her tür hastalık ve sorunların çözümüne yönelik bilimsel Araştırma- Geliştirme faaliyetlerine ara vermeden devam etmektedir. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteğiyle kurulacak olan bu laboratuvarımız da hayvancılık sektöründe büyük mali kayıplara neden olan ve tedavisi oldukça güç olan viral hastalıkların teşhisi, kontrolü ve önlenmesine yönelik programların oluşturulmasında son derece önemli katkılar sağlayacaktır.  Yöremiz yani Batı Akdeniz Bölgesi süt inekçiliği, damızlık sığır yetiştiriciliğinde ve de süt üretiminde önemli bir paya sahip olmakla birlikte, hayvancılık da halkın önemli ekonomik faaliyetlerinden biridir. 2011 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre Türkiye’de yapılan sığır yetiştiriciliğinin %3,17’sini Batı Akdeniz Bölgesi oluşturmaktadır. Ve bölgemizde bulunan sığırların çoğunu kültür ırkı hayvanlar oluşturmasına rağmen, hayvancılıkta verim kapasitesinin gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında daha düşük olduğu gözlenmektedir. Verimliliği azaltan en önemli etkenlerden birisi de sağlık problemleridir. Viral hayvan hastalıklarının teşhisi ve araştırılması konusunda büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapan yetiştiricilerin sorunlarına cevap verebilecek AR GE tabanlı, Hücre Kültürü’ne ilişkin kapsamlı bir laboratuvar bölgemizde bulunmamaktadır. Bu durum, bölgemizdeki illerden gelen hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvancılık yapan yetiştiricilerin ihtiyaçlarına cevap verememe ve sorunlarına çözüm getirememe gibi bir olumsuzluk yaratmaktadır. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı desteğiyle kurulacak olan Hücre Kültürü Laboratuvarıyla bölgemizdeki yetiştiricilerin de talebi doğrultusunda viral hastalıkların teşhisi konusunda büyük bir açığın kapatılacağını düşünmekteyiz. Bu kapsamlı laboratuvarla, sığır yetiştiriciliği işletmelerinde yaygın olarak görülen ve yetiştiricileri önemli ekonomik kayıplara uğratan viral hastalıkların teşhisi konusunda emsal laboratuvarlara göre daha uygun fiyata hizmet verecek olup, bu bağlamda bölgemizdeki ve ülkemizdeki hayvancılığın gelişmesinde önemli katkılar sağlamış olacaktır. Az önce de belirttiğim üzere bu gelişmeye paralel olarak da 28 ilde birliği olan KÖY KOOP Genel Merkezi ve 2500 üreticisini donör olarak üye yapacağını bildiren Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ile üniversitemiz arasında laboratuvardan hizmet alımı protokolü imzalanması planlanmıştır. AYRINTI: Bu çalışmanızın tabanı ve faaliyet alanı ne olacak? HASIRCIOĞLU: Biz bu projeyi verirken BAKA TR 61 Bölge düzeyi olarak geçiyor. Bunun bir AR GE destekli projesi, altyapı projesi vardı. TÜBİTAK’da böyle altyapı projeleri ve altyapıyı destekleyen projeler yok. Böyle olunca 2012 yılında müracaat ettim. Sayın Rektörüme ve Dekanıma projemin amacından bahsettim. Onlar da çok büyük destek gösterdiler ve projemi vermemi istediler. Çünkü biliyorsunuz ki BAKA’nın şartları arasında her kurumdan 2 proje kabul ediyor ve yalnızca 1 tanesi geçiyor. Biz de projeyi verdik. Projenin amacı çok beğenildi. Amaç; yerli bir aşı üretmek. Bu kısa vadade yapılacak bir iş değil, uzun vadede bir iştir. Zaman gerektirir. Bölgedeki rezervuarı, virüsleri tespit edip, onunla ilgili bölgeyle ilgili alıdır. Örneğin hayvan ishallerini içeren, diğer ağır ekonomik kayıplara neden olan hastalıkların izolatını yapmak istiyoruz. Burada amacımız sadece ishal kaynaklı buzağı ölümlerini yerli aşıyla önlenmesiydi. Projemizin ana başlığı İshal Kaynaklı Buzağı Ölümlerinin Yerli Aşıyla Önlenmesi. Çünkü buradaki Yetiştiriciler Birliğinden aldığımız rakamlar bizi çok şaşırttı. Birlik ile ve serbest veteriner hekimlerle yaptığımız görüşmelerin sonunda her yıl Burdur ilindeki buzağı ölümlerinin %40’ı ishalden kaynaklanıyor. Biz yola böyle başladık. Bir de buzağı ölümlerinin kombine aşısı var; 4 kalem olarak yurt dışından ithal ediliyor. Oradaki birim fiyatları çok yüksek olmamasına rağmen, Türkiye’ye gelince ve bunu serbest veteriner hekimler yapınca fiyatlar 30 ila 60 TL’ye çıkıyor. Bazen bir doz da yetmeyebiliyor ve 2 doza da çıkabiliyor. Bunun maliyetini siz düşünün. 100 başlık bir çiftlikte hepsine bu aşıdan yaptırınca maliyetini siz düşünün. İlaç parası, veteriner hekim masrafı ve de verim kaybı çok büyük kayıplar oluşturuyor. Biz de kayıt sistemi de yok. Yurt dışında, örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde Tarım Bakanlıklarının ciddi kayıtları var; kaç buzağı öldüğünü, kaç buzağının ishalden öldüğünü, veteriner hekim maliyetlerini, verim kayıplarını kayıt ediyorlar ve bu kayıtların hesaplanması neticesinde ABD’ye bir ishal kaybı bir yılda 250 milyon dolara mal oluyor. Virolojide Gold Standart dediğimiz bir metot vardır, bu hücre kültürüdür. Uygulanması ve maliyeti oldukça pahalı bir test tekniğidir. Ama Virolojide olmazsa olmaz konulardandır. Hastalık yapan bir şeyi elde etmemiz, üretmemiz gerekiyor. Mesela aşı. Aşının temeli virüstür, virüsün kendisidir. Üretemedikten sonra onu elde edemedikten sonra kendiniz kadar modern bir aşı üretim fabrikanız olsun, hiçbir şey üretemezsiniz. Biz bu laboratuvardan ilk etapta aşı tohumu elde etmek istiyoruz. İlk olarak aşı tohumu elde edeceğiz. Birliklerle anlaşıp, mümkün olduğunca çok numune akışı sağlayıp bu virüsleri izole etmek ve elde etmek istiyoruz. Bizim, bölgeden ne kadar çok numune gelirse o kadar iyidir çünkü biz ahır ahır gezip hasta hayvanları arayamayız. Hasta hayvanlar buraya gelecek ve bizim işimizi %50 kolaylaştıracaklar. AYRINTI: Bu kapsam sadece buzağı ishalleriyle mi ilgili yoksa diğer kronik hastalıklar da buna dahil mi? Mesela bölgemizin korkulu rüyası olan şap hastalığı var, örneğin brusella hastalığı var. HASIRCIOĞLU: Biz ne yapabiliriz? Biliyorsunuz Türkiye’de bir şap enstitüsü var. Vakaları tespit edip şap enstitüsüne gönderebiliriz. Bununla ilgili Avrupa standartlarında aşı üreten bir enstitü var; ikinci bir yatırıma gerek yok. Olan bir şeyin ikinci bir yatırımına gerek yok. Ama burası hayvancılık bölgesi ve projemizdeki gibi geniş kapsamlı olan bir laboratuvar yok. Burdur, hayvancılıkta bölgede önde gelen bir merkez. Türkiye’de nasıl tanınıyor; halkın %90’a yakını tarım ve hayvancılıkla ilgileniyor.  Burdur da TR 61 bölgesinde düve satış merkezi olarak isim yapmıştır. Bize çeşitli illerden hayvan seçiciler, celepler geliyor, biz onlarla görüşüyoruz. Neden, hayvanları götürmeden önce bazı viral hastalıkları taşıyıp, taşımadığı analizlerini yaptırıyorlar. Bizim tespitlerimizin neticesi çok acıdır. Hastalıklar o kadar yayılmış ki, insanlar, celepler bir daha Burdur’a hayvan seçmeye gelemeyebileceklerini söylüyorlar. Celepler, hayvanların hemen hepsinin hasta olduğunu söylüyor. Eğer ciddi önlemler alınmazsa hastalıklar sürer. Böyle stratejik bir yerde önlemler alınmalıdır. Biz de olmaz, sadece ayıklamayla ya da testle olmaz; bürokrasi araya girmeli, hayvan hareketleri kontrol edilmelidir. Eğer kontrolsüz alım- satımlar, girişler yapılırsa Burdur misyonunu kaybeder. Maalesef bunun farkında değiller. Ben yıllar önce buradaki sivil toplum örgütlerine çağrıda bulundum. Çünkü gerek hayvan hareketlerinden ve gerekse hastalıklı spermlerin gelmesinden dolayı hastalıklar yayılıyor. İthal hayvan spermleri hastalıklıdır belki de. Biz bunları tarayalım dedik, o zaman elimizdeki imkânlar kısıtlı idi ama şimdi kapasitemizi yükselttik. Biz bunları artık rahatlıkla ispatlayabiliriz. Çünkü hücre kültürü demek her şey demektir. Ben o spermlerde hastalık bulursam hiçbir firma da hastalık yoktur diyemez. Bölgenin gücünü artıracağız. Bir de Burdur’un üzerine kötü bir izlenim yerleşirse kimse bir daha buraya hayvan seçmeye gelmez, yöre halkı da ciddi derecede sekteye uğrar. Burada genellikle brusella yönünden bu hastalıklar yönünden bakıyor, viral hastalıklara bakmıyorlar. Viral hastalıkları taşıyan hayvanlar döl tutabilir ama bu hastalığı nesiller boyu taşırlar da. Ve öyle bir zaman gelir ki temiz damızlık hayvan bulunmaz hale gelir. Ve dediğim de çıkıyor. Önemsenmiyor ama yarın bölge halkı bundan olumsuz olarak etkilenecektir. Hastalıklı hayvanlar 2-3 bin TL’ye satılırken hastalıklardan ari bir hayvanı 6- 7 bin TL’ye satıyorlar. Yöre cidden tehlike altında. Biz cidden BAKA’ya minnettarız, bize böyle bir imkân sağladığı için. Bize böyle bir imkânı Sayın Rektörümün ve Sayın Dekanımın da teşviki ile alacağız. Adı hayvancılıkla anılan bir bölgede geniş tabanlı ve AR GE (Araştırma Geliştirme) laboratuvarımız olacak. Bu yöre hayvancılığına %100 olumlu etki sağlayacak ve ikinci olarak da eğitim alanında da direk destek sağlayacaktır. Çünkü virolojide Gold Standart metodunu bizim öğrencilerimiz görmeden mezun olup gidiyordu şimdi ise öğrencilerimiz birçok şeyi görme imkânı bulacak. AYRINTI: Yani olaylara viroloji bazında, genetik olarak mı bakıyorsunuz? HASIRCIOĞLU: Elbette, tabi ki böyle bakıyoruz. Öncelikle moleküler olarak yaklaşacak, buradan elde ettiğimiz sonuçları hücreye geçirip izole edeceğiz. Buradaki asıl amacımız bizim böyle bir teknolojimiz yoktur. Aşı çok yüksek bir teknoloji ister. Aşının üretilmesi ve elde edilmesi çok pahalı bir metottur. Benim buradaki amacım önce aşı tohumunu elde etmek. Gelen numuneler laboratuvarımızda toplanacak ve biz bu numunelerden pozitif olanları üretmeye çalışacağız. Onları ürettikten bir süre sonra çevredeki viral rezervuarını topladıktan sonra hastalıklara göre aşı üretim aşamasının temelleri atılmış olacaktır. Önce basit metotlarla başlayacağız. Elimizde izolatımız olduğunda da zaten her kapı açılacak. TÜBİTAK destekleyecek, BAKA bir kez daha destekleyecek. Biz BAKA’ya projemizi ve amaçlarımızı anlatıyoruz daha bu aşamada KÖY KOOP Genel Başkanı Yakup Yıldız, 2500 üyesini bize tabi kıldı. Bu üyeler o kadar şanslı ki. Bakınız, artık İzmir’e göndermek zorunda kalmayacak. Bu bölgede böyle bir laboratuvar yok. İnşallah bir çok viral hastalığı teşhis edebilecek duruma geleceğiz. Bizim analizlerimizden elde edilecek gelir arttıkça kapasitemiz, işlevimiz de artacak, bunlar artıkça da hizmet alacağız. İstihdam alanları doğmuş olacak ve zamanla viral hastalıkların teşhis ve analizi bakımından önemli laboratuvarlardan biri haline geleceğiz. AYRINTI: Bu laboratuvarın kurulumu, işleyişi prosedürlerden bahsedebilir misiniz? HASIRCIOĞLU: Aşı üretilmesi uzun yıllar, bilgi birikimi ve tecrübe gerektiren bir ince iştir. Ve tabi olmasa olmaz alt yapı şartları ve hizmetlerinin sağlanması gerekir. Biz şimdilik sadece alt yapı adımını atmış bulunuyoruz. Eksikler giderilerek tam manasıyla laboratuvar kurulduktan sonra yapılan çalışmalar ve edinilen tecrübelerle birlikte zaman içerisinde aşı üretilememesi için bir sebep yoktur.  Öncelikle, Şubat ayında ihale koşulları dahilinde cihazlarımız gelir gelmez moleküler düzeyde teşhis ve analizleri değerlendirmeye başlayacağız. Yakup Yıldız da; üyelerinden atık ve ishal problemli hayvan sahiplerini bize yönlendirecekler. Biz de moleküler düzeyde teşhis ve analiz sonuçlarıyla yetiştiriciye hızlı ve yüksek oranda geçerliliği olan sonuçlarla geri dönüş sağlamayı amaçlamaktayız. BAKA’nın bize verdiği bu önemli destekle beraber; uyumlu, özverili, çalışkan ve üretken bir çalışma anlayışıyla birlikte gerekli şartlar da yerine getirildikten sonra öncelikle bölge ve sonra ülke ekonomisine çok yönlü katkımız olacağından şüphemiz yoktur. AYRINTI: Efendim bildiğimiz kadarıyla Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde bir tane (merkez) laboratuvar bulunmaktadır. Proje kapsamında kurulacak laboratuvarınız ayrı bir binada mı bulunacak? HASIRCIOĞLU: Şöyle anlatayım; üniversitemizde merkez laboratuvarımızda var ama o laboratuvar gıda ve madenciliğe yönelik analizler yapılmaktadır. Biz hayvanlardaki viral hastalıkları araştırmak amacıyla mikrobiyolojik analizler yapacağız. Yetiştiricilerimizde ve imzalanacak protokol dahilinde birliklerden bize gelen numuneleri viral yönden tetkik edeceğiz. Gerçekten bölge hayvancılığına önemli katkılar sağlayacak alt yapısı gelişmiş bir laboratuvara sahip olunacaktır. Bunları gerçekleştirdiğimiz takdirde proje hedeflerimize ulaşmış olacağız. Ayrıca koruyucu hekimlikte önemli olan viral aşı çalışmalarına başlamış bulunacağız. Hedefimizde bölgemiz viral hayvan hastalıklarına yönelik aşı üretmek amaçlanmaktadır.) AYRINTI: Bu tür bir proje geliştirmek ve bunu BAKA’ya sunmak düşüncesi nasıl oluştu? HASIRCIOĞLU: Hücre kültürü tekniği viroloji anabilim dalında olmazsa olmaz bir uygulamadır. Dolayısıyla hücre kültürü laboratuvarı kurmak çok uzun zamandır aklımızda bulunmaktaydı. Bu zaman sürecinde gelişmiş bir laboratuvarımız bulunmadığı için birçok viral hayvan hastalıklarını tespit edemiyorduk. Hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bölgemizde bunun önemli bir eksiklik olduğunu görüp böyle büyük bir proje yapmaya karar verdik. Diğer birçok kurumda böyle altyapı projeleri desteklenmediği için BAKA ya müracaat etmeye karar verdik. Nihayetinde Rektör ve Dekan Hocalarımızın desteğini de alaraktan müracaatımız BAKA tarafından kabul gördü. AYRINTI: Bu sistemlerin maliyeti yüksek midir? HASIRCIOĞLU: Evet, hücre kültürü sistemlerinin kurulması ve uygulanması pahalı ve meşakkatli olmaktır. Bu gibi sistemler tamamen steril ortamlarda uygulanmakta olup çok zaman ve uğraş gerektirmektedir. Kurulacak laboratuarımızda uygulama için bir steril oda olup içerisinde pozitif ve negatif basınçlı, bölümler bulunacaktır. Bu sistem mevcut standartları karşılayamasa da zamanla geliştirmeye ve büyütmeye çalışacağız. Proje bütçemiz 334.000 TL olmasına rağmen halen bir takım eksiklerimiz bulunmaktadır. Bunları da zaman içerisinde kendi imkânlarımızla aşmaya çalışacağız. AYRINTI: Sayın Hasırcıoğlu, önümüzdeki süreçte hedeflerinize ulaşabilecek misiniz; bu zaman zarfı içerisinde Burdur’a Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin bu başarısının müjdesini verebilir miyiz? HASIRCIOĞLU: İnşallah veririz. Fakat çok da iddialı konuşmamak gerekir çünkü bildiğiniz üzere bu bir bilimdir. Ve bilimde kesinlik yoktur. Zaman uzayabilir, bütçe aksayabilir ve işler uzayabilir. Bunlar olabilecek şeylerdir. Çünkü biz bunları yaşadık. Bir sene oldu ki projeler kısıtlandı, üniversiteler gerekli proje ortamlarını bulamadı. 10 yıl diyelim ama biz elimizden geleni yapacağız, ne kadar desteklenirsek. Bu iş bununla da bitmiyor. Ben ana tohumu ve istediğim izolatları buldum diyelim, bana daha yüksek bütçeli, milyon TL’yi aşan bütçe lazım o defada da bir üst proje hazırlamam gerekir. Bu, büyük çalışmalara kapı açacak. Yetiştiriciler Birliğinden edindiğimiz bilgilere göre buzağı ishallerinden kaynaklanan kayıpların ciddi rakamlara ulaştığını söyleyebiliriz. Buzağı ishallerine karşı aşılamaların yaygın olarak uygulanmadığını tespit ettik. Bölgemizdeki kullanımı yıllık 7000 dozu bulmaktadır. Bu miktar çok düşük olup buzağı ölümlerinden ileri gelen ekonomik kayıpların daha da artmasına yol açtığı düşünülmektedir. AYRINTI: Efendim, son olarak eklemek istediğiniz konular var mı? HASIRCIOĞLU: Teşekkür ediyorum. Sizin vasıtanızla Batı Akdeniz Kalkınma Ajansına, Sayın Dekanıma, Rektörüme bir kez daha teşekkür etmek isterim. Bizim önceliğimiz proje hedeflerimize ulaşmak olmakla birlikte bölge hayvancılığına dolayısıyla ülke ekonomisine, bilime, eğitim ve öğretime direk destek sağlamaktır.
İLERİ TEKNOLOJİ LABORATUVARLA HAYVAN HASTALIKLARI TEŞHİS EDİLECEK

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi(MAKÜ), Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteğiyle ileri teknolojide laboratuvar kuracak. Bu hücre kültürü laboratuvarı, aşı merkezi özelliğiyle yalnız Burdur’da değil bölgede ilk olma özelliği taşıyor. Tarım ve hayvancılığa dayanan Burdur ekonomisini çok yakından ilgilendiren viral hayvan hastalıklarının teşhisi ve araştırılması kapsamında işlevi bulunan bu laboratuvar BAKA desteğiyle yapılacak. AR GE tabanlı çalışacak laboratuvarda hastalıklara karşı aşı çalışmalarına da temel oluşturacak. Laboratuvarın hayata geçmesiyle birlikte hem hayvan sahipleri hem de bölge ekonomisi büyük ekonomik kazanç elde edecek. Laboratuvar için 28 ilde birliği olan KÖY KOOP ve Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ile Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi arasında hizmet alımı ön protokol yapıldı.

MAKÜ Veteriner Fakültesinden Yar. Doç. Dr. Sibel Hasırcıoğlu; BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin ve MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı’ya ayrı ayrı teşekkür etti. Hasırcıoğlu, söz konusu laboratuvar için ön bilgi verdi.

AYRINTI:  Sayın Sibel Hasırcıoğlu, öncelikle akademik özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz?

SİBEL HASIRCIOĞLU: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Ana Bilim Dalımda yardımcı doçent olarak görev yapmaktayım. 1995 Fırat Üniversitesi mezunuyum. Göreve, önceki dönem Milli Eğitim Bakanlarından Mehmet Sağlam’ın bakanlığı döneminde Milli Eğitim’de başladım. 1 yıl sonra da Bakanlığa geçiş yaptım. Bingöl’de, Malatya’da çalıştım. Daha sonra da Konya Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesinde doktoraya başladım. Doktoradan dolayı Konya’ya tayin istemiştim. Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsünde çalışıyordum. Sonrasında da Burdur’a geçiş yaptım. 6 yıldır da Burdur’dayım.  Makü Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalında çalışmaktayım.

AYRINTI: Efendim, bize BAKA destekli kurulacak AR GE Tabanlı bu laboratuvar hakkında satırbaşları verebilir misiniz?

HASIRCIOĞLU: Üniversitemiz ilimiz ve bölgemizdeki hayvancılık sektörü ile ilgili her tür hastalık ve sorunların çözümüne yönelik bilimsel Araştırma- Geliştirme faaliyetlerine ara vermeden devam etmektedir. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteğiyle kurulacak olan bu laboratuvarımız da hayvancılık sektöründe büyük mali kayıplara neden olan ve tedavisi oldukça güç olan viral hastalıkların teşhisi, kontrolü ve önlenmesine yönelik programların oluşturulmasında son derece önemli katkılar sağlayacaktır.  Yöremiz yani Batı Akdeniz Bölgesi süt inekçiliği, damızlık sığır yetiştiriciliğinde ve de süt üretiminde önemli bir paya sahip olmakla birlikte, hayvancılık da halkın önemli ekonomik faaliyetlerinden biridir. 2011 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre Türkiye’de yapılan sığır yetiştiriciliğinin %3,17’sini Batı Akdeniz Bölgesi oluşturmaktadır. Ve bölgemizde bulunan sığırların çoğunu kültür ırkı hayvanlar oluşturmasına rağmen, hayvancılıkta verim kapasitesinin gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında daha düşük olduğu gözlenmektedir. Verimliliği azaltan en önemli etkenlerden birisi de sağlık problemleridir.

Viral hayvan hastalıklarının teşhisi ve araştırılması konusunda büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapan yetiştiricilerin sorunlarına cevap verebilecek AR GE tabanlı, Hücre Kültürü’ne ilişkin kapsamlı bir laboratuvar bölgemizde bulunmamaktadır. Bu durum, bölgemizdeki illerden gelen hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvancılık yapan yetiştiricilerin ihtiyaçlarına cevap verememe ve sorunlarına çözüm getirememe gibi bir olumsuzluk yaratmaktadır. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı desteğiyle kurulacak olan Hücre Kültürü Laboratuvarıyla bölgemizdeki yetiştiricilerin de talebi doğrultusunda viral hastalıkların teşhisi konusunda büyük bir açığın kapatılacağını düşünmekteyiz. Bu kapsamlı laboratuvarla, sığır yetiştiriciliği işletmelerinde yaygın olarak görülen ve yetiştiricileri önemli ekonomik kayıplara uğratan viral hastalıkların teşhisi konusunda emsal laboratuvarlara göre daha uygun fiyata hizmet verecek olup, bu bağlamda bölgemizdeki ve ülkemizdeki hayvancılığın gelişmesinde önemli katkılar sağlamış olacaktır.

Az önce de belirttiğim üzere bu gelişmeye paralel olarak da 28 ilde birliği olan KÖY KOOP Genel Merkezi ve 2500 üreticisini donör olarak üye yapacağını bildiren Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ile üniversitemiz arasında laboratuvardan hizmet alımı protokolü imzalanması planlanmıştır.

AYRINTI: Bu çalışmanızın tabanı ve faaliyet alanı ne olacak?

HASIRCIOĞLU: Biz bu projeyi verirken BAKA TR 61 Bölge düzeyi olarak geçiyor. Bunun bir AR GE destekli projesi, altyapı projesi vardı. TÜBİTAK’da böyle altyapı projeleri ve altyapıyı destekleyen projeler yok. Böyle olunca 2012 yılında müracaat ettim. Sayın Rektörüme ve Dekanıma projemin amacından bahsettim. Onlar da çok büyük destek gösterdiler ve projemi vermemi istediler. Çünkü biliyorsunuz ki BAKA’nın şartları arasında her kurumdan 2 proje kabul ediyor ve yalnızca 1 tanesi geçiyor. Biz de projeyi verdik. Projenin amacı çok beğenildi. Amaç; yerli bir aşı üretmek. Bu kısa vadade yapılacak bir iş değil, uzun vadede bir iştir. Zaman gerektirir. Bölgedeki rezervuarı, virüsleri tespit edip, onunla ilgili bölgeyle ilgili alıdır. Örneğin hayvan ishallerini içeren, diğer ağır ekonomik kayıplara neden olan hastalıkların izolatını yapmak istiyoruz. Burada amacımız sadece ishal kaynaklı buzağı ölümlerini yerli aşıyla önlenmesiydi. Projemizin ana başlığı İshal Kaynaklı Buzağı Ölümlerinin Yerli Aşıyla Önlenmesi. Çünkü buradaki Yetiştiriciler Birliğinden aldığımız rakamlar bizi çok şaşırttı. Birlik ile ve serbest veteriner hekimlerle yaptığımız görüşmelerin sonunda her yıl Burdur ilindeki buzağı ölümlerinin %40’ı ishalden kaynaklanıyor. Biz yola böyle başladık. Bir de buzağı ölümlerinin kombine aşısı var; 4 kalem olarak yurt dışından ithal ediliyor. Oradaki birim fiyatları çok yüksek olmamasına rağmen, Türkiye’ye gelince ve bunu serbest veteriner hekimler yapınca fiyatlar 30 ila 60 TL’ye çıkıyor. Bazen bir doz da yetmeyebiliyor ve 2 doza da çıkabiliyor. Bunun maliyetini siz düşünün. 100 başlık bir çiftlikte hepsine bu aşıdan yaptırınca maliyetini siz düşünün. İlaç parası, veteriner hekim masrafı ve de verim kaybı çok büyük kayıplar oluşturuyor. Biz de kayıt sistemi de yok. Yurt dışında, örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde Tarım Bakanlıklarının ciddi kayıtları var; kaç buzağı öldüğünü, kaç buzağının ishalden öldüğünü, veteriner hekim maliyetlerini, verim kayıplarını kayıt ediyorlar ve bu kayıtların hesaplanması neticesinde ABD’ye bir ishal kaybı bir yılda 250 milyon dolara mal oluyor.

Virolojide Gold Standart dediğimiz bir metot vardır, bu hücre kültürüdür. Uygulanması ve maliyeti oldukça pahalı bir test tekniğidir. Ama Virolojide olmazsa olmaz konulardandır. Hastalık yapan bir şeyi elde etmemiz, üretmemiz gerekiyor. Mesela aşı. Aşının temeli virüstür, virüsün kendisidir. Üretemedikten sonra onu elde edemedikten sonra kendiniz kadar modern bir aşı üretim fabrikanız olsun, hiçbir şey üretemezsiniz. Biz bu laboratuvardan ilk etapta aşı tohumu elde etmek istiyoruz. İlk olarak aşı tohumu elde edeceğiz. Birliklerle anlaşıp, mümkün olduğunca çok numune akışı sağlayıp bu virüsleri izole etmek ve elde etmek istiyoruz. Bizim, bölgeden ne kadar çok numune gelirse o kadar iyidir çünkü biz ahır ahır gezip hasta hayvanları arayamayız. Hasta hayvanlar buraya gelecek ve bizim işimizi %50 kolaylaştıracaklar.

AYRINTI: Bu kapsam sadece buzağı ishalleriyle mi ilgili yoksa diğer kronik hastalıklar da buna dahil mi? Mesela bölgemizin korkulu rüyası olan şap hastalığı var, örneğin brusella hastalığı var.

HASIRCIOĞLU: Biz ne yapabiliriz? Biliyorsunuz Türkiye’de bir şap enstitüsü var. Vakaları tespit edip şap enstitüsüne gönderebiliriz. Bununla ilgili Avrupa standartlarında aşı üreten bir enstitü var; ikinci bir yatırıma gerek yok. Olan bir şeyin ikinci bir yatırımına gerek yok. Ama burası hayvancılık bölgesi ve projemizdeki gibi geniş kapsamlı olan bir laboratuvar yok. Burdur, hayvancılıkta bölgede önde gelen bir merkez. Türkiye’de nasıl tanınıyor; halkın %90’a yakını tarım ve hayvancılıkla ilgileniyor.  Burdur da TR 61 bölgesinde düve satış merkezi olarak isim yapmıştır.

Bize çeşitli illerden hayvan seçiciler, celepler geliyor, biz onlarla görüşüyoruz. Neden, hayvanları götürmeden önce bazı viral hastalıkları taşıyıp, taşımadığı analizlerini yaptırıyorlar. Bizim tespitlerimizin neticesi çok acıdır. Hastalıklar o kadar yayılmış ki, insanlar, celepler bir daha Burdur’a hayvan seçmeye gelemeyebileceklerini söylüyorlar. Celepler, hayvanların hemen hepsinin hasta olduğunu söylüyor. Eğer ciddi önlemler alınmazsa hastalıklar sürer. Böyle stratejik bir yerde önlemler alınmalıdır. Biz de olmaz, sadece ayıklamayla ya da testle olmaz; bürokrasi araya girmeli, hayvan hareketleri kontrol edilmelidir. Eğer kontrolsüz alım- satımlar, girişler yapılırsa Burdur misyonunu kaybeder. Maalesef bunun farkında değiller. Ben yıllar önce buradaki sivil toplum örgütlerine çağrıda bulundum. Çünkü gerek hayvan hareketlerinden ve gerekse hastalıklı spermlerin gelmesinden dolayı hastalıklar yayılıyor. İthal hayvan spermleri hastalıklıdır belki de. Biz bunları tarayalım dedik, o zaman elimizdeki imkânlar kısıtlı idi ama şimdi kapasitemizi yükselttik. Biz bunları artık rahatlıkla ispatlayabiliriz. Çünkü hücre kültürü demek her şey demektir. Ben o spermlerde hastalık bulursam hiçbir firma da hastalık yoktur diyemez. Bölgenin gücünü artıracağız. Bir de Burdur’un üzerine kötü bir izlenim yerleşirse kimse bir daha buraya hayvan seçmeye gelmez, yöre halkı da ciddi derecede sekteye uğrar. Burada genellikle brusella yönünden bu hastalıklar yönünden bakıyor, viral hastalıklara bakmıyorlar. Viral hastalıkları taşıyan hayvanlar döl tutabilir ama bu hastalığı nesiller boyu taşırlar da. Ve öyle bir zaman gelir ki temiz damızlık hayvan bulunmaz hale gelir. Ve dediğim de çıkıyor. Önemsenmiyor ama yarın bölge halkı bundan olumsuz olarak etkilenecektir. Hastalıklı hayvanlar 2-3 bin TL’ye satılırken hastalıklardan ari bir hayvanı 6- 7 bin TL’ye satıyorlar. Yöre cidden tehlike altında.

Biz cidden BAKA’ya minnettarız, bize böyle bir imkân sağladığı için. Bize böyle bir imkânı Sayın Rektörümün ve Sayın Dekanımın da teşviki ile alacağız. Adı hayvancılıkla anılan bir bölgede geniş tabanlı ve AR GE (Araştırma Geliştirme) laboratuvarımız olacak. Bu yöre hayvancılığına %100 olumlu etki sağlayacak ve ikinci olarak da eğitim alanında da direk destek sağlayacaktır. Çünkü virolojide Gold Standart metodunu bizim öğrencilerimiz görmeden mezun olup gidiyordu şimdi ise öğrencilerimiz birçok şeyi görme imkânı bulacak.

AYRINTI: Yani olaylara viroloji bazında, genetik olarak mı bakıyorsunuz?

HASIRCIOĞLU: Elbette, tabi ki böyle bakıyoruz. Öncelikle moleküler olarak yaklaşacak, buradan elde ettiğimiz sonuçları hücreye geçirip izole edeceğiz. Buradaki asıl amacımız bizim böyle bir teknolojimiz yoktur. Aşı çok yüksek bir teknoloji ister. Aşının üretilmesi ve elde edilmesi çok pahalı bir metottur. Benim buradaki amacım önce aşı tohumunu elde etmek. Gelen numuneler laboratuvarımızda toplanacak ve biz bu numunelerden pozitif olanları üretmeye çalışacağız. Onları ürettikten bir süre sonra çevredeki viral rezervuarını topladıktan sonra hastalıklara göre aşı üretim aşamasının temelleri atılmış olacaktır. Önce basit metotlarla başlayacağız. Elimizde izolatımız olduğunda da zaten her kapı açılacak. TÜBİTAK destekleyecek, BAKA bir kez daha destekleyecek. Biz BAKA’ya projemizi ve amaçlarımızı anlatıyoruz daha bu aşamada KÖY KOOP Genel Başkanı Yakup Yıldız, 2500 üyesini bize tabi kıldı. Bu üyeler o kadar şanslı ki. Bakınız, artık İzmir’e göndermek zorunda kalmayacak. Bu bölgede böyle bir laboratuvar yok. İnşallah bir çok viral hastalığı teşhis edebilecek duruma geleceğiz. Bizim analizlerimizden elde edilecek gelir arttıkça kapasitemiz, işlevimiz de artacak, bunlar artıkça da hizmet alacağız. İstihdam alanları doğmuş olacak ve zamanla viral hastalıkların teşhis ve analizi bakımından önemli laboratuvarlardan biri haline geleceğiz.

AYRINTI: Bu laboratuvarın kurulumu, işleyişi prosedürlerden bahsedebilir misiniz?

HASIRCIOĞLU: Aşı üretilmesi uzun yıllar, bilgi birikimi ve tecrübe gerektiren bir ince iştir. Ve tabi olmasa olmaz alt yapı şartları ve hizmetlerinin sağlanması gerekir. Biz şimdilik sadece alt yapı adımını atmış bulunuyoruz. Eksikler giderilerek tam manasıyla laboratuvar kurulduktan sonra yapılan çalışmalar ve edinilen tecrübelerle birlikte zaman içerisinde aşı üretilememesi için bir sebep yoktur.  Öncelikle, Şubat ayında ihale koşulları dahilinde cihazlarımız gelir gelmez moleküler düzeyde teşhis ve analizleri değerlendirmeye başlayacağız. Yakup Yıldız da; üyelerinden atık ve ishal problemli hayvan sahiplerini bize yönlendirecekler. Biz de moleküler düzeyde teşhis ve analiz sonuçlarıyla yetiştiriciye hızlı ve yüksek oranda geçerliliği olan sonuçlarla geri dönüş sağlamayı amaçlamaktayız. BAKA’nın bize verdiği bu önemli destekle beraber; uyumlu, özverili, çalışkan ve üretken bir çalışma anlayışıyla birlikte gerekli şartlar da yerine getirildikten sonra öncelikle bölge ve sonra ülke ekonomisine çok yönlü katkımız olacağından şüphemiz yoktur.

AYRINTI: Efendim bildiğimiz kadarıyla Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde bir tane (merkez) laboratuvar bulunmaktadır. Proje kapsamında kurulacak laboratuvarınız ayrı bir binada mı bulunacak?

HASIRCIOĞLU: Şöyle anlatayım; üniversitemizde merkez laboratuvarımızda var ama o laboratuvar gıda ve madenciliğe yönelik analizler yapılmaktadır. Biz hayvanlardaki viral hastalıkları araştırmak amacıyla mikrobiyolojik analizler yapacağız. Yetiştiricilerimizde ve imzalanacak protokol dahilinde birliklerden bize gelen numuneleri viral yönden tetkik edeceğiz. Gerçekten bölge hayvancılığına önemli katkılar sağlayacak alt yapısı gelişmiş bir laboratuvara sahip olunacaktır. Bunları gerçekleştirdiğimiz takdirde proje hedeflerimize ulaşmış olacağız. Ayrıca koruyucu hekimlikte önemli olan viral aşı çalışmalarına başlamış bulunacağız. Hedefimizde bölgemiz viral hayvan hastalıklarına yönelik aşı üretmek amaçlanmaktadır.)

AYRINTI: Bu tür bir proje geliştirmek ve bunu BAKA’ya sunmak düşüncesi nasıl oluştu?

HASIRCIOĞLU: Hücre kültürü tekniği viroloji anabilim dalında olmazsa olmaz bir uygulamadır. Dolayısıyla hücre kültürü laboratuvarı kurmak çok uzun zamandır aklımızda bulunmaktaydı. Bu zaman sürecinde gelişmiş bir laboratuvarımız bulunmadığı için birçok viral hayvan hastalıklarını tespit edemiyorduk. Hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bölgemizde bunun önemli bir eksiklik olduğunu görüp böyle büyük bir proje yapmaya karar verdik. Diğer birçok kurumda böyle altyapı projeleri desteklenmediği için BAKA ya müracaat etmeye karar verdik. Nihayetinde Rektör ve Dekan Hocalarımızın desteğini de alaraktan müracaatımız BAKA tarafından kabul gördü.

AYRINTI: Bu sistemlerin maliyeti yüksek midir?

HASIRCIOĞLU: Evet, hücre kültürü sistemlerinin kurulması ve uygulanması pahalı ve meşakkatli olmaktır. Bu gibi sistemler tamamen steril ortamlarda uygulanmakta olup çok zaman ve uğraş gerektirmektedir. Kurulacak laboratuarımızda uygulama için bir steril oda olup içerisinde pozitif ve negatif basınçlı, bölümler bulunacaktır. Bu sistem mevcut standartları karşılayamasa da zamanla geliştirmeye ve büyütmeye çalışacağız. Proje bütçemiz 334.000 TL olmasına rağmen halen bir takım eksiklerimiz bulunmaktadır. Bunları da zaman içerisinde kendi imkânlarımızla aşmaya çalışacağız.

AYRINTI: Sayın Hasırcıoğlu, önümüzdeki süreçte hedeflerinize ulaşabilecek misiniz; bu zaman zarfı içerisinde Burdur’a Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin bu başarısının müjdesini verebilir miyiz?

HASIRCIOĞLU: İnşallah veririz. Fakat çok da iddialı konuşmamak gerekir çünkü bildiğiniz üzere bu bir bilimdir. Ve bilimde kesinlik yoktur. Zaman uzayabilir, bütçe aksayabilir ve işler uzayabilir. Bunlar olabilecek şeylerdir. Çünkü biz bunları yaşadık. Bir sene oldu ki projeler kısıtlandı, üniversiteler gerekli proje ortamlarını bulamadı. 10 yıl diyelim ama biz elimizden geleni yapacağız, ne kadar desteklenirsek. Bu iş bununla da bitmiyor. Ben ana tohumu ve istediğim izolatları buldum diyelim, bana daha yüksek bütçeli, milyon TL’yi aşan bütçe lazım o defada da bir üst proje hazırlamam gerekir. Bu, büyük çalışmalara kapı açacak. Yetiştiriciler Birliğinden edindiğimiz bilgilere göre buzağı ishallerinden kaynaklanan kayıpların ciddi rakamlara ulaştığını söyleyebiliriz. Buzağı ishallerine karşı aşılamaların yaygın olarak uygulanmadığını tespit ettik. Bölgemizdeki kullanımı yıllık 7000 dozu bulmaktadır. Bu miktar çok düşük olup buzağı ölümlerinden ileri gelen ekonomik kayıpların daha da artmasına yol açtığı düşünülmektedir.

AYRINTI: Efendim, son olarak eklemek istediğiniz konular var mı?

HASIRCIOĞLU: Teşekkür ediyorum. Sizin vasıtanızla Batı Akdeniz Kalkınma Ajansına, Sayın Dekanıma, Rektörüme bir kez daha teşekkür etmek isterim. Bizim önceliğimiz proje hedeflerimize ulaşmak olmakla birlikte bölge hayvancılığına dolayısıyla ülke ekonomisine, bilime, eğitim ve öğretime direk destek sağlamaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.