LAF ÇOK İCRAAT YOK (1)

Gündem 17.07.2014 - 17:41, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

LAF ÇOK İCRAAT YOK (1)

Burdur gölü ve havzasının geleceğini korumak için bir an önce kararlı şekilde çalışmalar başlatılmalı yoksa yarın çok geç olacak.
Toplumların hemen hemen tamamı medeniyetlerini su kenarlarına kurmuşlardır.  Çünkü su hayatın vazgeçilmezlerinden biridir. Eğer bir yerde su varsa, orada şehirleşme, tarım, ekonomik yatırım, kısacası  yaşam var demektir. Suyun olduğu yerde iklim yumuşar, bitki ve hayvan türleri  kurak bölgelere  oranla çeşitlilik bakımından zengindir, su başlı başına hayatın temel taşıdır. Burdur, Göller bölgesinde, sınırları içinde pek çok  göle sahip bir il; bu göllerden en önemlisi de merkezde bulunan Burdur gölü. Burdur Gölü, Türkiye’nin 7. Büyük gölü, havzasında 194 kuş, 10 kadar da sürüngen türü yaşıyor. Gölün su seviyesi resmi araştırmalara göre 1970 yılından bu yana düşüşe geçmiş durumda ve bu hızla giderse 2040 yılına kadar gölden eser kalmayacak. 1970 yılında göle fiili su girişi 243 hektometreküp iken 2000 yılında su girişi 34 hektometreküpe düşmüş durumda. Su seviyesinin düşmesinin çeşitli sebepleri var; başlıca sebebi  deprem fay hatlarının yarattığı kırıklardan giden su, diğer önemli bir sebebi ise tarımsal sulama için plansız şekilde yapılan gölü besleyen kaynakların üzerine inşa edilen baraj ve göletler. Baraj ve göletlerle tutulan su miktarı, gölün altında bulunan fay kırıklarından geçen suyun 10’da 1’i seviyesinde.  Yine resmi kaynaklara göre son yirmi yıldır Burdur Gölü havzası yağışlı dönem geçirmesine rağmen göldeki su seviyesinin düşüşü bir türlü engellenemiyor. Gölün bu hızla çekilmesi Burdur havzasındaki  insan ve hayvan yaşamının olumsuz  etkileneceği anlamına geliyor. Peki  Burdur Gölünü ve havzasındaki yaşamı korumak için neler yapılabilir? Birinci öncelik gölün su seviyesinin şu anki düzeyde tutulması ve ilerleyen süreçte seviyeyi yükseltmek amacıyla projelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Burdur gölüne yakın çevreden su ulaştırılmalı, Burdur’daki yöneticilerin acil şekilde göle su takviyesi yapacak çalışmaları başlatmaları şart. Senelerdir yapılan çeşitli çalışmalar var ancak iş icraata gelince çözüm üreten yok. Yapılan tüm toplantılar çözüm önerileri her defasında sadece sözde kalıyor, ne yerel yöneticiler ne de bu işle gönülden ilgilendiğini söyleyen  dernekler çözüm için adım atmıyorlar, yapılan iş göz boyamaktan öteye  gitmiyor. Burdur şehri ve havzasının geleceğini korumak için bir an önce kararlı şekilde çalışmalar başlatılmalı yoksa yarın çok geç olacak. Örnek vermek gerekirse, Afyonkarahisar’a bağlı Dinar’da Menderes nehrinin doğuş noktası olan Suçıkan bölgesinde saniyede 2600 litre su çıkıyor,  Yapağlı’da saniyede 400 litre su çıkan bir kaynak var, ve yine Denizli Çivril’de Işıklı gölü çevresindeki kaynaklardan 4300 litre su doğrudan Ege Denizi’ne akıyor. Yaz döneminde bu noktalardan saniyede  toplam 7300 litre su çıkıyor ,Aralık ve Nisan  ayları arasında ise bu miktar %30 artışla 9500 litreyi buluyor. Denizli istikametinden Burdur’a doğru olan hatta 8 Tarımsal Sulama Kooperatifi,  7 adet büyük, 5 adet küçük balık çiftliği var ; tarımsal faaliyetlerde kullanılmayan ve denize  boşa akan suyun 3’te 1’i  Eylül- nisan ayları arasında Burdur Gölünün su seviyesini korumak için kullanılamaz mı? Bu su miktarı Karaçal Barajı’nın 5 katına tekabul ediyor. Buralardan gelecek temiz su ile Burdur  Gölü  suyunun ehlileştirilmesi böylece balık türlerine yaşama sahası oluşturulması da mümkün.  Belirttiğimiz hat üzerinden  geçen su miktarı 5 ayda 39 milyon litreyi buluyor. Örnek verdiğimiz mesafe 45 kilometrelik bir uzaklık, Burdur’un geleceğini, doğal dengesini , kısacası göl havzasındaki yaşamı korumak için bu gibi projelerin  bir an önce hayata geçirilmesi gerekmez mi ? Burdur’da gölün su seviyesinin düşmesinden  kaynaklanacak  olumsuz sonuçlar kısa vadede geri dönülemez hasarlar bırakabilir. Elimizi çabuk tutmadığımız için pişman olmayalım ve Burdur Gölünü kurtarmak için harekete geçelim. 
Burdur gölü ve havzasının geleceğini korumak için bir an önce kararlı şekilde çalışmalar başlatılmalı yoksa yarın çok geç olacak.

Toplumların hemen hemen tamamı medeniyetlerini su kenarlarına kurmuşlardır.  Çünkü su hayatın vazgeçilmezlerinden biridir. Eğer bir yerde su varsa, orada şehirleşme, tarım, ekonomik yatırım, kısacası  yaşam var demektir. Suyun olduğu yerde iklim yumuşar, bitki ve hayvan türleri  kurak bölgelere  oranla çeşitlilik bakımından zengindir, su başlı başına hayatın temel taşıdır.

Burdur, Göller bölgesinde, sınırları içinde pek çok  göle sahip bir il; bu göllerden en önemlisi de merkezde bulunan Burdur gölü. Burdur Gölü, Türkiye’nin 7. Büyük gölü, havzasında 194 kuş, 10 kadar da sürüngen türü yaşıyor. Gölün su seviyesi resmi araştırmalara göre 1970 yılından bu yana düşüşe geçmiş durumda ve bu hızla giderse 2040 yılına kadar gölden eser kalmayacak. 1970 yılında göle fiili su girişi 243 hektometreküp iken 2000 yılında su girişi 34 hektometreküpe düşmüş durumda. Su seviyesinin düşmesinin çeşitli sebepleri var; başlıca sebebi  deprem fay hatlarının yarattığı kırıklardan giden su, diğer önemli bir sebebi ise tarımsal sulama için plansız şekilde yapılan gölü besleyen kaynakların üzerine inşa edilen baraj ve göletler. Baraj ve göletlerle tutulan su miktarı, gölün altında bulunan fay kırıklarından geçen suyun 10’da 1’i seviyesinde.  Yine resmi kaynaklara göre son yirmi yıldır Burdur Gölü havzası yağışlı dönem geçirmesine rağmen göldeki su seviyesinin düşüşü bir türlü engellenemiyor. Gölün bu hızla çekilmesi Burdur havzasındaki  insan ve hayvan yaşamının olumsuz  etkileneceği anlamına geliyor. Peki  Burdur Gölünü ve havzasındaki yaşamı korumak için neler yapılabilir?

Birinci öncelik gölün su seviyesinin şu anki düzeyde tutulması ve ilerleyen süreçte seviyeyi yükseltmek amacıyla projelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Burdur gölüne yakın çevreden su ulaştırılmalı, Burdur’daki yöneticilerin acil şekilde göle su takviyesi yapacak çalışmaları başlatmaları şart. Senelerdir yapılan çeşitli çalışmalar var ancak iş icraata gelince çözüm üreten yok. Yapılan tüm toplantılar çözüm önerileri her defasında sadece sözde kalıyor, ne yerel yöneticiler ne de bu işle gönülden ilgilendiğini söyleyen  dernekler çözüm için adım atmıyorlar, yapılan iş göz boyamaktan öteye  gitmiyor. Burdur şehri ve havzasının geleceğini korumak için bir an önce kararlı şekilde çalışmalar başlatılmalı yoksa yarın çok geç olacak.

Örnek vermek gerekirse, Afyonkarahisar’a bağlı Dinar’da Menderes nehrinin doğuş noktası olan Suçıkan bölgesinde saniyede 2600 litre su çıkıyor,  Yapağlı’da saniyede 400 litre su çıkan bir kaynak var, ve yine Denizli Çivril’de Işıklı gölü çevresindeki kaynaklardan 4300 litre su doğrudan Ege Denizi’ne akıyor. Yaz döneminde bu noktalardan saniyede  toplam 7300 litre su çıkıyor ,Aralık ve Nisan  ayları arasında ise bu miktar %30 artışla 9500 litreyi buluyor. Denizli istikametinden Burdur’a doğru olan hatta 8 Tarımsal Sulama Kooperatifi,  7 adet büyük, 5 adet küçük balık çiftliği var ; tarımsal faaliyetlerde kullanılmayan ve denize  boşa akan suyun 3’te 1’i  Eylül- nisan ayları arasında Burdur Gölünün su seviyesini korumak için kullanılamaz mı? Bu su miktarı Karaçal Barajı’nın 5 katına tekabul ediyor. Buralardan gelecek temiz su ile Burdur  Gölü  suyunun ehlileştirilmesi böylece balık türlerine yaşama sahası oluşturulması da mümkün.

 Belirttiğimiz hat üzerinden  geçen su miktarı 5 ayda 39 milyon litreyi buluyor. Örnek verdiğimiz mesafe 45 kilometrelik bir uzaklık, Burdur’un geleceğini, doğal dengesini , kısacası göl havzasındaki yaşamı korumak için bu gibi projelerin  bir an önce hayata geçirilmesi gerekmez mi ? Burdur’da gölün su seviyesinin düşmesinden  kaynaklanacak  olumsuz sonuçlar kısa vadede geri dönülemez hasarlar bırakabilir. Elimizi çabuk tutmadığımız için pişman olmayalım ve Burdur Gölünü kurtarmak için harekete geçelim. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.