BURDUR'UN KAYBI 480 MİLYON DOLAR

Gündem 09.06.2014 - 08:04, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

BURDUR'UN KAYBI 480 MİLYON DOLAR

Yetersiz ulaşım şartları Burdur Turizminin önündeki en önemli sorun.
1990 yılında kazı çalışmaları başlatılan ve günümüze kadar devam eden Sagalassos  Antik Kenti’nin çalışmaların ilk yıllarından itibaren ikinci bir Efes Antik Kenti olacağı ön görüldü. Yerli ve yabancı turistler için bir cazibe merkezi  haline geleceği söylendi. Ancak bölgeye ulaşımı sağlayacak yolların yetersizliği ve yol çalışmalarının bir türlü başlamamış olması 24 sene boyunca Burdur ekonomisine katkı yapması beklenen Sagalassos’un  hep geri planda kalmasına sebep oldu. Dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri olan Antalya’daki tur şirketleri yılda 7 milyon turistin Antalya’ya geldiğini söylüyor; aynı firmalar  uygun ulaşım koşulları sağlanırsa yaklaşık 1 milyon turistin her yıl Sagalassos’u ziyaret edebileceğini belirtiyor. Günü birlik turlar kapsamında  Sagalassos, İnsuyu Mağarası, Salda Gölü ve Gölhisar’daki Kibyra Antik Kenti ziyaret noktaları olması düşünülüyor. Ancak yetersiz ulaşım şartları yalnızca Sagalassos’ a  değil  İnsuyu Mağarasına , Dünyanın en derin 2. Krater gölü olan Salda Gölü’ne ve Dünyada tek  renkli kabartma Medusa Yüzü’ne sahip  Kibyra Antik kentine de istenen sayıda ziyaretçi gelmesini engelliyor. Sonuç olarak yılda gelecek 1 milyon turist 24 yılda Burdur ekonomisinin ne kadar büyük bir gelirden mahrum kaldığının göstergesi olarak karşımızda duruyor. Her turistin ekonomimize  20 dolar katkı yaptığını düşünürsek bu durum Burdur için  480 milyon dolarlık bir  kayıp demektir.  Konuyla ilgili olarak Burdurluların en çok merak ettiği nokta ise Burdur- Antalya bölünmüş yolu ile Ağlasun( Sagalassos) arasındaki 17 km’lik yolun bunca yıldır neden hala yapılamamış olması.  KISACA SAGALASSOS:     Sagalassos, Antalya'ya 110, Burdur'a 33 km uzaklıkta, Ağlasun ilçesinin 7 km kuzeydoğusunda yer alan antik bir kenttir. Batı Toroslar'ın bir parçası olan Ağlasun dağının güney eteklerinde, 1450–1700 m yükseklikteki meyilli bir arazi üzerine kurulu kentin kalıntıları, doğu-batı yönünde 2.5 km, kuzey-güney yönünde ise 1,5 km'yi kapsayan bir alana yayılır. İlk olarak, 1706'da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilen Sagalassos'ta arkeolojik kazılar 1990'da başlatılmıştır.      Çeşmelerinin görkemiyle anılan Sagalassos, dünyanın en yüksek rakımlı, 9.000 kişilik tiyatrosu ve kendine has kaya mezarlarıyla bilinir. Sagalassos'ta bulunan ve Traian dönemine tarihlenen Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri Antik Dönem heykeltıraşlığının önemli örneklerinden sayılıyor. Ayrıca, içinde pek çok havuz bulunan Roma hamamının da iki katı korunmuş şekilde günümüze kadar (2005) ulaşmıştır .Amaçlanan hedef ise, yıkılan her türlü yapıyı yapay olarak tekrar yapıp eski Roma'yı ve o zamanı anlatmaktır. Kazı çalışmalarının başlangıcı olan 1990'dan itibaren, Sagalassos'taki arkeolojik araştırma, anıtsal şehir yapıları ile arkeolojiyi daha çok temsil eden heykel ya da benzeri sanat eserlerine odaklanan klasik arkeoloji geleneklerinden ayrılmak niyetindeydi. Bu konulara da gerekli özen gösterilse de, alana uygulanan genel yaklaşım, doğası ne olursa olsun günümüze kadar korunmuş her türlü kanıtsal malzemenin örneklerinin alınıp ve incelendiği ve bu sayede antik dönemdeki çevrenin ve gündelik hayatın her yönünün belgelendiği dallararası bir yaklaşımdır. Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesinin esas hedefi Sagalassos kentinin çevresi ile ilişkili olarak kökenini, büyümesini ve sonunda çöküşünü araştırmaktır. Arkeolojik Araştırma Projesi bir yandan şehrin 1800 km2 genişliğindeki kontrol sahasındaki yerleşim geçmişini, yöresel doğadan nasıl etkilendiğini ve aynı zamanda doğayı nasıl değiştirdiğini belirlemeye çalışmaktadır. Diğer yandan insanların yaşama yöntemleri, ekonomisi, ticaret düzenleri ve kentin sosyal geçmişi araştırılmaktadır. Bu dallararası yaklaşım sayesinde jeologlar (mineral kaynaklarını çalışıp, çanak çömleklerin örneklerini alıp inceleyerek), jeomorfologlar (alan dahilinde arazi şekillerini, tortulaşmayı ve erozyonu inceleyerek), ve arkeozoologlar (yaşam düzenlerini, ve hayvanların ekonomide kullanımı ile geride bıraktıkları ekolojik izleri inceleyerek) en baştan itibaren projenin içinde bulunmuşlardır. Bu 19 seneden daha uzun süredir devam eden dallararası işbirliği, Sagalassos'un gelişiminin fiziksel ve kültürel özellikleri hakkında bir bilgi hazinesi ortaya çıkarmıştır.   Çömlekçiler mahallesinde yapılan sınırlı bir kurtarma kazısının ardından, Katholieke Universiteit Leuven (Leuven Katolik Üniversitesi)'den Prof. Marc Waelkens'e 1990 senesinde tam kazı yapma yetkisi verilmiştir. Kentik politik geçmişi hakkında herhangi bir bilgi elimizde olmadığı için, kazıların ilk odak noktaları onursal anıtların genelde bulunması beklenen ve sırasıyla Yukarı ve Aşağı Agora olarak isimlendirilen büyük kent meydanları olmuştur. Zamanla her iki meydan ve onlara bakan anıtsal yapılar açılmıştır. Bu alanlardan yerel üst tabakanın kentin anıtsal gelişimindeki etkisi ile kendi aralarındaki sosyal hareketliliği belgeleyen düzinelerce kamu yazıtı çıkarılmştır. Bunların yanı sıra meydanların çevrelerinde bulunan anıtların mimari süslemelerinin incelenmesi, Sagalassos'taki yerel ve dış kaynaklı imar loncalarının ya da Bauhütten'lerin tanımlanarak kentin yerel imar tarihi dahilinde mimarisinin daha kesin bir şekilde yerine oturtulmasına yardımcı olmuştur. Kentin politik organizasyonu ile ilgili yapılar arasında açığa çıkarılan en önemli örnek, M.Ö. 100'e tarihlenen ve kentin polis durumunu belirleyen kent konsey salonudur. "Sagalassos Antik Kenti 2009 yılında UNESCO tarafından 'Dünya Mirası Geçici Listesine' alınmıştır. 2005 yılında başlayan Aygaz - Sagalassos sosyal sorumluluk projesinin  2016 yılında tamamlanması bekleniyor.
Yetersiz ulaşım şartları Burdur Turizminin önündeki en önemli sorun.

1990 yılında kazı çalışmaları başlatılan ve günümüze kadar devam eden Sagalassos  Antik Kenti’nin çalışmaların ilk yıllarından itibaren ikinci bir Efes Antik Kenti olacağı ön görüldü. Yerli ve yabancı turistler için bir cazibe merkezi  haline geleceği söylendi. Ancak bölgeye ulaşımı sağlayacak yolların yetersizliği ve yol çalışmalarının bir türlü başlamamış olması 24 sene boyunca Burdur ekonomisine katkı yapması beklenen Sagalassos’un  hep geri planda kalmasına sebep oldu.

Dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri olan Antalya’daki tur şirketleri yılda 7 milyon turistin Antalya’ya geldiğini söylüyor; aynı firmalar  uygun ulaşım koşulları sağlanırsa yaklaşık 1 milyon turistin her yıl Sagalassos’u ziyaret edebileceğini belirtiyor. Günü birlik turlar kapsamında  Sagalassos, İnsuyu Mağarası, Salda Gölü ve Gölhisar’daki Kibyra Antik Kenti ziyaret noktaları olması düşünülüyor. Ancak yetersiz ulaşım şartları yalnızca Sagalassos’ a  değil  İnsuyu Mağarasına , Dünyanın en derin 2. Krater gölü olan Salda Gölü’ne ve Dünyada tek  renkli kabartma Medusa Yüzü’ne sahip  Kibyra Antik kentine de istenen sayıda ziyaretçi gelmesini engelliyor.

Sonuç olarak yılda gelecek 1 milyon turist 24 yılda Burdur ekonomisinin ne kadar büyük bir gelirden mahrum kaldığının göstergesi olarak karşımızda duruyor. Her turistin ekonomimize  20 dolar katkı yaptığını düşünürsek bu durum Burdur için  480 milyon dolarlık bir  kayıp demektir.

 Konuyla ilgili olarak Burdurluların en çok merak ettiği nokta ise Burdur- Antalya bölünmüş yolu ile Ağlasun( Sagalassos) arasındaki 17 km’lik yolun bunca yıldır neden hala yapılamamış olması.

 KISACA SAGALASSOS:

 

  Sagalassos, Antalya'ya 110, Burdur'a 33 km uzaklıkta, Ağlasun ilçesinin 7 km kuzeydoğusunda yer alan antik bir kenttir.

Batı Toroslar'ın bir parçası olan Ağlasun dağının güney eteklerinde, 1450–1700 m yükseklikteki meyilli bir arazi üzerine kurulu kentin kalıntıları, doğu-batı yönünde 2.5 km, kuzey-güney yönünde ise 1,5 km'yi kapsayan bir alana yayılır. İlk olarak, 1706'da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilen Sagalassos'ta arkeolojik kazılar 1990'da başlatılmıştır.   

  Çeşmelerinin görkemiyle anılan Sagalassos, dünyanın en yüksek rakımlı, 9.000 kişilik tiyatrosu ve kendine has kaya mezarlarıyla bilinir. Sagalassos'ta bulunan ve Traian dönemine tarihlenen Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri Antik Dönem heykeltıraşlığının önemli örneklerinden sayılıyor. Ayrıca, içinde pek çok havuz bulunan Roma hamamının da iki katı korunmuş şekilde günümüze kadar (2005) ulaşmıştır .Amaçlanan hedef ise, yıkılan her türlü yapıyı yapay olarak tekrar yapıp eski Roma'yı ve o zamanı anlatmaktır.

Kazı çalışmalarının başlangıcı olan 1990'dan itibaren, Sagalassos'taki arkeolojik araştırma, anıtsal şehir yapıları ile arkeolojiyi daha çok temsil eden heykel ya da benzeri sanat eserlerine odaklanan klasik arkeoloji geleneklerinden ayrılmak niyetindeydi. Bu konulara da gerekli özen gösterilse de, alana uygulanan genel yaklaşım, doğası ne olursa olsun günümüze kadar korunmuş her türlü kanıtsal malzemenin örneklerinin alınıp ve incelendiği ve bu sayede antik dönemdeki çevrenin ve gündelik hayatın her yönünün belgelendiği dallararası bir yaklaşımdır. Sagalassos Arkeolojik Araştırma Projesinin esas hedefi Sagalassos kentinin çevresi ile ilişkili olarak kökenini, büyümesini ve sonunda çöküşünü araştırmaktır. Arkeolojik Araştırma Projesi bir yandan şehrin 1800 km2 genişliğindeki kontrol sahasındaki yerleşim geçmişini, yöresel doğadan nasıl etkilendiğini ve aynı zamanda doğayı nasıl değiştirdiğini belirlemeye çalışmaktadır. Diğer yandan insanların yaşama yöntemleri, ekonomisi, ticaret düzenleri ve kentin sosyal geçmişi araştırılmaktadır. Bu dallararası yaklaşım sayesinde jeologlar (mineral kaynaklarını çalışıp, çanak çömleklerin örneklerini alıp inceleyerek), jeomorfologlar (alan dahilinde arazi şekillerini, tortulaşmayı ve erozyonu inceleyerek), ve arkeozoologlar (yaşam düzenlerini, ve hayvanların ekonomide kullanımı ile geride bıraktıkları ekolojik izleri inceleyerek) en baştan itibaren projenin içinde bulunmuşlardır. Bu 19 seneden daha uzun süredir devam eden dallararası işbirliği, Sagalassos'un gelişiminin fiziksel ve kültürel özellikleri hakkında bir bilgi hazinesi ortaya çıkarmıştır.

 

Çömlekçiler mahallesinde yapılan sınırlı bir kurtarma kazısının ardından, Katholieke Universiteit Leuven (Leuven Katolik Üniversitesi)'den Prof. Marc Waelkens'e 1990 senesinde tam kazı yapma yetkisi verilmiştir. Kentik politik geçmişi hakkında herhangi bir bilgi elimizde olmadığı için, kazıların ilk odak noktaları onursal anıtların genelde bulunması beklenen ve sırasıyla Yukarı ve Aşağı Agora olarak isimlendirilen büyük kent meydanları olmuştur. Zamanla her iki meydan ve onlara bakan anıtsal yapılar açılmıştır. Bu alanlardan yerel üst tabakanın kentin anıtsal gelişimindeki etkisi ile kendi aralarındaki sosyal hareketliliği belgeleyen düzinelerce kamu yazıtı çıkarılmştır. Bunların yanı sıra meydanların çevrelerinde bulunan anıtların mimari süslemelerinin incelenmesi, Sagalassos'taki yerel ve dış kaynaklı imar loncalarının ya da Bauhütten'lerin tanımlanarak kentin yerel imar tarihi dahilinde mimarisinin daha kesin bir şekilde yerine oturtulmasına yardımcı olmuştur. Kentin politik organizasyonu ile ilgili yapılar arasında açığa çıkarılan en önemli örnek, M.Ö. 100'e tarihlenen ve kentin polis durumunu belirleyen kent konsey salonudur.

"Sagalassos Antik Kenti 2009 yılında UNESCO tarafından 'Dünya Mirası Geçici Listesine' alınmıştır. 2005 yılında başlayan Aygaz - Sagalassos sosyal sorumluluk projesinin  2016 yılında tamamlanması bekleniyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.