5-11 OCAK VEREM SAVAŞI VE PROPAGANDA HAFTASI

Sağlık (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.01.2014 - 13:01, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

5-11 OCAK VEREM SAVAŞI VE PROPAGANDA HAFTASI

TÜRK TORAKS DERNEĞİ:"TÜMÜYLE TEDAVİ EDİLEN BİR HASTALIKTA BU ÇAĞDA DAMGALANMA VE DIŞLANMA OLMAMALIDIR"
Türk Toraks Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada, veremle savaşın sürekli ve disiplinli şekilde yürütülmesi gereken bir halk sağlığı uygulaması olduğuna dikkat çekilerek, "Tümüyle tedavi edilen bir hastalıkta bu çağda damgalanma ve dışlanma olmamalıdır" denildi.“Hastaların öksürükle ve solunum yoluyla saçtıkları verem mikropları hastalığı bulaştırır. Hava yoluyla bulaşma olması nedeniyle toplum sağlığını korumada her bir hastanın erken tanı alması ve hızla etkili şekilde tedavi edilmesi gereklidir” denilen açıklamada, mumyalarda verem hastalığının yaptığı tipik kemik bulgularının saptanması ve eski çağlardan kalma organik maddelerde verem mikrobu (basili) varlığının gösterilmesinin, veremin insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olduğunu ortaya koyduğu belirtildi. Verem (tüberküloz) hastalığını yapan mikrobun 1882’de gösterildiği ve tüberküloz basilini öldüren ilaçlar ve tedavi rejimlerinin ise 1940-1950’li yıllarda bulunduğu bildirilen açıklamada şöyle denildi:"Dünya tarihi boyunca en çok insan ölümüne yol açan bu hastalık yok edilememiştir. Başta Hindistan ve Çin olmak üzere Asya ve Afrika’da büyük bir salgına yol açmıştır ve bu şekilde devam etmektedir. Her yıl dünyada 8,7 milyon yeni tüberküloz hastası ortaya çıkmaktadır. Tüberküloz tedavi edilen bir hastalıktır. Tedavisi ucuzdur. Buna karşın hala dünya genelinde ikinci en çok ölüme yol açan bulaşıcı hastalıktır. Bir yılda 1,3 milyon insan tüberküloz nedeniyle ölmektedir. Bu günde 3 bin 560 insan demektir. Tedavisinin olmasına ve ucuz olmasına karşın neden verem hastaları tedavi edilemiyor? Neden bu kadar insan ölüyor? Vereme erken tanı koymak hastanın daha hızlı iyileşmesi ve etrafındaki sağlıklı kişilere mikrobu bulaştırmaması açısından çok önemlidir. Bunun için hastalanan kişinin verem hastalığından şüphelenmesi gerekir.”VEREMİN BELİRTİLERİÖksürük, iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik gibi yakınmaların veremi düşündürmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, özellikle antibiyotik tedavisiyle bu yakınmaların geçmemesi durumunda verem hastalığının düşünülmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada, “Bu durumda bir göğüs hastalıkları uzmanı ya da bir verem savaşı dispanserine başvurulmalıdır. Akciğer röntgen filmi de tüberkülozu akla getirir. Balgamda verem mikrobu gösterilince tanı kesinleşir. Dünyada verem hastalığının salgın şeklinde olduğu yoksul ülkelerde, röntgen, balgamda verem mikrobunun araştırılması gibi tetkikler yeterli şekilde yapılamamaktadır. Ayrıca bu ülkelerde sağlık çalışanı sayısı yetersizdir” sözlerine yer verildi.VEREMİN TEDAVİSİVeremin tedavisinin 6 ay süreyle bir grup ilaçla yapıldığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:”Düzenli olarak çok sayıda ilacı içmek zordur. Bunun için ilaçları bir görevlinin düzenli içirmesi, yani doğrudan gözetimli tedavi uygulamasının yapılması gereklidir. Bu tedaviyle hastaların hemen tümü iyileşir. İlaç direnci varsa başka tedaviler gerekebilir. İlaç direnci olması, verem tedavisinin en önemli sorunudur. Özellikle çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tedavisi daha çok ilaçla, daha uzun süren bir hastalıktır. Bu nedenle zordur. Son yıllarda ortaya çıkan ve dirençli tüberkülozda kullanılan ilaçlara da mikrobun direnç kazanmasıyla oluşan yaygın ilaç dirençli tüberküloz (YİD-TB) ise tedavisi çok daha zor bir hastalıktır, bu hastalığın ortaya çıkışı dünyada korku yaratmaktadır. İlaç direnci olan hastaların eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yüksek oranda olması ülkemizi de etkilemektedir. Bu ülkelerden gelen tüberküloz hastaları, ÇİD-TB ya da YİD-TB olabilmektedir.”Türkiye’de 2010 yılında verem savaşı dispanserlerinde kayıtlı tüberküloz hastalarının sayısının 16 bin 551 olduğu bildirilen açıklamada, bunların 10 bin 740’ında akciğer tüberkülozu bulunduğu, hastaların yüzde 60’ının erkek, yüzde 40’ının ise kadın olduğu belirtildi. Hastaların 250’sinde çok ilaca dirençli tüberküloz görüldüğü, tedavi başarı oranının ise yüzde 90’ın üzerinde olduğu kaydedildi.BİR HALK SAĞLIĞI UYGULAMASIVeremle savaşın, sürekli ve disiplinli şekilde yürütülmesi gereken bir halk sağlığı uygulaması olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Hastaların öksürükle ve solunum yoluyla saçtıkları verem mikropları hastalığı bulaştırır. Hava yoluyla bulaşma olması nedeniyle toplum sağlığını korumada her bir hastanın erken tanı alması ve hızla etkili şekilde tedavi edilmesi gereklidir. Bulaşma ancak bu yolla önlenir. Hastaların yaşadığı ekonomik sorunlar, sosyal dışlanmışlık ve yaşamlarını zorlaştıran diğer unsurlar önemlidir. Beslenme, barınma ve düzenli iş bulmada sorunlar yaşayan hastalarımız vardır. Tümüyle tedavi edilen bir hastalıkta bu çağda damgalanma ve dışlanma olmamalıdır. Sürekli ve disiplinli verem savaşı için, merkezi bir yönetici birim olmalıdır. Çalışmaları yürütmek için verem hastalığını bilen ve bu konuda deneyimli verem savaşı dispanserlerinin varlığı önemdedir. Bu konuda çalışan personelin sürekli, eğitimli ve yeterli ekonomik destekle motive çalışması gereklidir. Veremle mücadelede unutulmamalıdır ki yapılacak yanlışlıkların veya mücadelenin zayıflatılmasının etkisi yıllar sonra ortaya çıkacak ve verem savaşında gerilemeye yol açabilecektir” denildi.
TÜRK TORAKS DERNEĞİ:"TÜMÜYLE TEDAVİ EDİLEN BİR HASTALIKTA BU ÇAĞDA DAMGALANMA VE DIŞLANMA OLMAMALIDIR"

Türk Toraks Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada, veremle savaşın sürekli ve disiplinli şekilde yürütülmesi gereken bir halk sağlığı uygulaması olduğuna dikkat çekilerek, "Tümüyle tedavi edilen bir hastalıkta bu çağda damgalanma ve dışlanma olmamalıdır" denildi.
“Hastaların öksürükle ve solunum yoluyla saçtıkları verem mikropları hastalığı bulaştırır. Hava yoluyla bulaşma olması nedeniyle toplum sağlığını korumada her bir hastanın erken tanı alması ve hızla etkili şekilde tedavi edilmesi gereklidir” denilen açıklamada, mumyalarda verem hastalığının yaptığı tipik kemik bulgularının saptanması ve eski çağlardan kalma organik maddelerde verem mikrobu (basili) varlığının gösterilmesinin, veremin insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olduğunu ortaya koyduğu belirtildi. Verem (tüberküloz) hastalığını yapan mikrobun 1882’de gösterildiği ve tüberküloz basilini öldüren ilaçlar ve tedavi rejimlerinin ise 1940-1950’li yıllarda bulunduğu bildirilen açıklamada şöyle denildi:
"Dünya tarihi boyunca en çok insan ölümüne yol açan bu hastalık yok edilememiştir. Başta Hindistan ve Çin olmak üzere Asya ve Afrika’da büyük bir salgına yol açmıştır ve bu şekilde devam etmektedir. Her yıl dünyada 8,7 milyon yeni tüberküloz hastası ortaya çıkmaktadır. Tüberküloz tedavi edilen bir hastalıktır. Tedavisi ucuzdur. Buna karşın hala dünya genelinde ikinci en çok ölüme yol açan bulaşıcı hastalıktır. Bir yılda 1,3 milyon insan tüberküloz nedeniyle ölmektedir. Bu günde 3 bin 560 insan demektir. Tedavisinin olmasına ve ucuz olmasına karşın neden verem hastaları tedavi edilemiyor? Neden bu kadar insan ölüyor? Vereme erken tanı koymak hastanın daha hızlı iyileşmesi ve etrafındaki sağlıklı kişilere mikrobu bulaştırmaması açısından çok önemlidir. Bunun için hastalanan kişinin verem hastalığından şüphelenmesi gerekir.”

VEREMİN BELİRTİLERİ
Öksürük, iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik gibi yakınmaların veremi düşündürmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, özellikle antibiyotik tedavisiyle bu yakınmaların geçmemesi durumunda verem hastalığının düşünülmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada, “Bu durumda bir göğüs hastalıkları uzmanı ya da bir verem savaşı dispanserine başvurulmalıdır. Akciğer röntgen filmi de tüberkülozu akla getirir. Balgamda verem mikrobu gösterilince tanı kesinleşir. Dünyada verem hastalığının salgın şeklinde olduğu yoksul ülkelerde, röntgen, balgamda verem mikrobunun araştırılması gibi tetkikler yeterli şekilde yapılamamaktadır. Ayrıca bu ülkelerde sağlık çalışanı sayısı yetersizdir” sözlerine yer verildi.

VEREMİN TEDAVİSİ
Veremin tedavisinin 6 ay süreyle bir grup ilaçla yapıldığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
”Düzenli olarak çok sayıda ilacı içmek zordur. Bunun için ilaçları bir görevlinin düzenli içirmesi, yani doğrudan gözetimli tedavi uygulamasının yapılması gereklidir. Bu tedaviyle hastaların hemen tümü iyileşir. İlaç direnci varsa başka tedaviler gerekebilir. İlaç direnci olması, verem tedavisinin en önemli sorunudur. Özellikle çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tedavisi daha çok ilaçla, daha uzun süren bir hastalıktır. Bu nedenle zordur. Son yıllarda ortaya çıkan ve dirençli tüberkülozda kullanılan ilaçlara da mikrobun direnç kazanmasıyla oluşan yaygın ilaç dirençli tüberküloz (YİD-TB) ise tedavisi çok daha zor bir hastalıktır, bu hastalığın ortaya çıkışı dünyada korku yaratmaktadır. İlaç direnci olan hastaların eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yüksek oranda olması ülkemizi de etkilemektedir. Bu ülkelerden gelen tüberküloz hastaları, ÇİD-TB ya da YİD-TB olabilmektedir.”
Türkiye’de 2010 yılında verem savaşı dispanserlerinde kayıtlı tüberküloz hastalarının sayısının 16 bin 551 olduğu bildirilen açıklamada, bunların 10 bin 740’ında akciğer tüberkülozu bulunduğu, hastaların yüzde 60’ının erkek, yüzde 40’ının ise kadın olduğu belirtildi. Hastaların 250’sinde çok ilaca dirençli tüberküloz görüldüğü, tedavi başarı oranının ise yüzde 90’ın üzerinde olduğu kaydedildi.

BİR HALK SAĞLIĞI UYGULAMASI
Veremle savaşın, sürekli ve disiplinli şekilde yürütülmesi gereken bir halk sağlığı uygulaması olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Hastaların öksürükle ve solunum yoluyla saçtıkları verem mikropları hastalığı bulaştırır. Hava yoluyla bulaşma olması nedeniyle toplum sağlığını korumada her bir hastanın erken tanı alması ve hızla etkili şekilde tedavi edilmesi gereklidir. Bulaşma ancak bu yolla önlenir. Hastaların yaşadığı ekonomik sorunlar, sosyal dışlanmışlık ve yaşamlarını zorlaştıran diğer unsurlar önemlidir. Beslenme, barınma ve düzenli iş bulmada sorunlar yaşayan hastalarımız vardır. Tümüyle tedavi edilen bir hastalıkta bu çağda damgalanma ve dışlanma olmamalıdır. Sürekli ve disiplinli verem savaşı için, merkezi bir yönetici birim olmalıdır. Çalışmaları yürütmek için verem hastalığını bilen ve bu konuda deneyimli verem savaşı dispanserlerinin varlığı önemdedir. Bu konuda çalışan personelin sürekli, eğitimli ve yeterli ekonomik destekle motive çalışması gereklidir. Veremle mücadelede unutulmamalıdır ki yapılacak yanlışlıkların veya mücadelenin zayıflatılmasının etkisi yıllar sonra ortaya çıkacak ve verem savaşında gerilemeye yol açabilecektir” denildi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.